[Lithosphere] Genellikle yer yüzeyinden yaklaşık seksen kilometre derinliğe kadar uzanan yer kabuğu katmanı.

[Ecosphere] Yeryüzünün canlıları içeren bölümü; biyosfer ve karşılıklı etkileşimin söz konusu olduğu atmosfer, hidrosfer ve litosfer kesiti.

[Screening] Yüzen ve asılı duran iri katı maddeleri lağım suyundan bir tür elek kullanarak gerçekleştirilen ayırma işlemi; bir kom posttan yabancı maddelerin ayrılması.

[Geosphere] Yeryüzünün, atmosfer, hidrosfer ve biyosfer dışındaki katı, cansız bölümü.

[Nickel] Normal olarak insana zarar vermeyen, fakat sıcak karbon monoksitle tepkime ilişkisi içine girince öldürücü bir zehir oluşturan eser element. Öldürücü zehir etkisi otomobillerde yanma sırasınd [..]

[Endangered species ] Bütünüyle yada önemli bir bölümü itibariyle tükenme tehlikesi altındaki fauna ve flora.

[Threatened species] Nadir bulunan ve yakın gelecekte varlıklarını sürdürmeleri çeşitli nedenlerle zorlanabilecek olan türler.

[World Wildlife Fund] Dünya Vahşi Yaşam Fonu.

[Stack effluents] Sanayi bacalarından yayılan gazlar ve asılı parçacıklar.

[Plume] Bacadan çıkan değişik biçimlerde atmosfere dağılan gözle görülebilir duman emisyonu.