1 |
delalet[1] Kılavuzluk, aracılık | [1]
|
2 |
delalet[1]
|
3 |
delalet1. İşâret etmek, göstermek. Doğru yolu gösterme. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Sizi acı bir azâbdan kurtaracak bir ticâreti göstereyim mi? Allahü teâl [..]
|
4 |
delaletGÖSTERME, YOL GÖSTERME, KILAVUZLUK, ÝZ, ÝÞARET, ARACILIK
|
5 |
delaletGösterme; yol gösterme; kýlavuzluk; iz; iþaret; aracýlýk
|
6 |
delaletGösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık Gönderen : Veysel APARI
|
7 |
delalet Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir: Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
|
8 |
delaletSöz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:
|
9 |
delaletgösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık
|
10 |
delaletSöz ile mana arasýndaki münasebet. Kelimenin okunduðu veya söylendiði zaman zihinde canlanan þekil. Etimolojik anlamý: “Bir þeydir ki onu anlamaktan baþka bir þeyi anlamak gerekir.” Ýki baþlýk altýnda incelenir:
|
11 |
delaletGösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık
|
12 |
delaletSöz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam
|
13 |
delaletSöz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir: /Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): More…
|
14 |
delaletDelil olmak. Yol göstermek. Kýlavuzluk. Doðru yolu bulmakta insanlara yardým etmek. * Ýþaret.
|
15 |
delaletGösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık Delâlet-i bil’işare
|
16 |
delalet 1. Ýþâret etmek, göstermek. Doðru yolu gösterme.
|
<< dekstroz | delk >> |